Ta-tam Ta-tam Bu bir ses değil, histi ve bu gri mekanın sükuneti içinde şaşırtıcıydı. Bunu biliyordu. Ta-tam Ta-tam Geniş, karanlık, ıslak toprak ve çürük yumurta kokan bir yerdi. İnsanın tenini acıtacak kadar soğuk, bütün ışıkları yutacak kadar karanlıktı. Ve… kaçınılmazdı. Güçlüydü. Onu korkutacak ve ona zayıf olduğunu hissettirecek kadar baskıcı. Ta-tam Ta-tam Geliyor dedi Missy. Yine öldürmeye hazırlanıyor. Korkuyla beslenen bir varlık ve o varlığın gizemli cinayetlerini çözmekten yıllardı

Başka birinin hayatını yaşar gibi geçirdi ömrünü. Önce Patsy, sonra Lillian veya prenses, güzellik, kızılcık ve son da Winnie… İsim değiştirir gibi mekan değiştirmeside onun kaderiydi. Her yerde farklı bir isimde ve farklı bir kişilikte yaşaması ondan beklenmişti. Sahi kimdi o? Bir hayaletmiydi, yoksa hayata bir yerinden tutunmaya çalışan sahipsiz miydi? Evet öyle demişti marketteki bir kadın ona: “Sahipsiz”. Bir ara hayaletler gördüğünü sanmıştı. Ölülerle konuşuyordu. Yoksa o da mı gerçek değildi. Birileri

Birileri küçük Silence şehrinde gizlice dolaşıyordur. Üç kişi bir katilin acımasız intikamının kurbanı olmuştur. Öldürülen adamların her biri şehir halkının başarılı ve saygın üyeleridir ama öldürüldükten hemen sonra hepsinin de karanlık sırları ortaya çıkar. Ölümleri bu sırları için ödedikleri bir bedel miydi? Yoksa daha kötü bir şey miydi? Nell Gallagher kendi acı dolu sırlarını da yanına alıp karanlık bir gece Silence´tan ayrıldıktan on yıldan fazla bir zaman sonra şehre döner. Ailevi meseleleri yüzünd

Ölüm makinesinin akla hayale gelmeyecek aletler ile işlediği bir seri cinayet olayı ve bu olayın çıkış noktası. Kaçırılanlar, kaybolanlar ve adım adım ölüme gönderilenler. Kay Hooper, cinayet romanlarında işlediği gizli yeteneklerle, olayları gizemli kılmak için ilginç bir olay örgüsü kullanıyor. Geleneksel polisiye romanlara farklı bir bakış açısı getiren Hooper, cinayetlerin esrarını çözmek için yine esrarlı yollar kullanıyor. Bir satranç tahtasında kurbanlarını piyon yapıp, hedeflediği kişiyle korkun

Umut Çocukları, sokakta yaşamaya mahkum edilen binlerce çocuktan sadece birkaçının hikayesini anlatiyor. Onlann duygulanni, onlann çaresizliklerini ve umutla baktıkları sonu gelmez yannlanni gözler önüne seriyor. Yırtık gömleklerinin içinde taşıdıkları yürekle aslında bizden çok farklı olmadıklarını, sadece bir takım talihsizliklerden dolayı çıplak ayaklar ve yırtık elbiselerle birbirlerine sokularak sokakta yaşadıklarını, kötülüğe hep çaresizliklerin ardından itildiklerini, ama tüm zorluklara rağmen kötülü

İkizler Burcu Serisi´nin İkinci Romanı Dul kalmış, ruh takıntısı olan annesinin denetimi altında yalanlarla dolu bir hayat yaşayan Celeste, ölmüş olan ikiz kardeşi Noble´ın kimliğini taşımaya zorlanmakta. Celeste olmanın ne demek olduğunu neredeyse unutuyor. Onu aklı başında tutan bir tek şey var: Sevgili kızı bebek Celeste´e bakmak. Ama Celeste´in annesi kibar bir komşuyla evlenince, zehirli sırlar ve acımasız düşmanlar Celeste´i yapmak zorunda olduğu şeyi yapmaya zorlayacaklardır: Karanlıktan kurtul

Aramızdan ayrılıklar, ihanetler, kayboluşlar, vazgeçişler, yeniden bulmalar, yalnızlıklar, savrulmalar geçmiş. Ve bu ilişki ne çok şekil değiştirmiş. Seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim. Seni umutsuzca, beklentisizce, hayallerce sevdim uzağından. Şehrine geldim, ama kalbine giremedim sevgilim. Hayat´ın Aşkı, Pudra Kızlar, Vitrin Mankeni, Altı Bahriyeli ve Yılkı Treni öykülerinden oluşan kitabında Hümeyra Turan; aşkı, dostluğu, şüpheyi, tükenmişliği ve yaşamın ta kendisini yüreğimize dokunduruyor. Çık

Salvo´nun çocuk yaşta içine sürüklendiği, felaketlerle dolu bir senaryoda, onunla beraber Romalı ailelerin karavanlarla içinden geçtiği Transilvanya ve Macaristan ormanlarına dalacak, Budapeşte´nin cadde ve barlarında dolanıp Fisher-Fielding Sirk kumpanyasının memleketi New York´a doğru okyanusu aşacak, BC.´nin Fraser Vadisine gideceğiz. Bu yolculuğumuz sırasında, iktidar ve şöhret için mücadele eden insanları birbirlerine -kız kardeşi erkek kardeşe, çocuğu anne-babasına- düşüren türlü entrikaların döndüğü

Aşk neydi sahi? Aşk diye birşey var mıydı? Varsa, başlangıcı ve sonu var mıydı? Yoksa aşkın adı vardı da kendisi yok muydu? Peki ya yaşadığımızı zannettiğimiz duyguların adı neydi? Selen, bu duygularla boğuşurken psikolog olan Bahtiyar´a gönlünü açar. Aşka neden teslim olmak istemediğini bir tek ona anlatır ve geçmişiyle, geçmişte sakladığı acılarıyla yüzleşir. Bahtiyar, yalnız adam. Dedesini ve ardından gece meleğin kaybettiğinden beri çok yalnız. Gece meleği sandığı Selen´e sadece onunla doktor hasta

Aşkla, ihanetle, tarih ve entellektüel tutkuyla dolu bu sıra dışı kurguda, dünyanın en ücra köşelerinden biri olan Paskalya Adasında birleşen, iki dikkate değer hikaye mevcut. Yıl 1913. Elsa Pendleton, kız kardeşi ve Krallığa Ait Coğrafya Derneği tarafından muazzam moai heykelleri hakkında araştırma yapmak üzere görevlendirilen kocasıyla beraber İngiltere´den Paskalya Adasına gider. Elsa için ailevi bir görev olarak başlayan yolculuk görkemli bir maceraya dönüşür; Paskalya Adasında kendini keşfeder. Fakat d

Don Kişot, Cervantes'in şövalyeliği alaya aldığı, komik maceralarla dolu olan kitabıdır. Aynı zamanda kitabın da kahramanı olan Don Kişot, yıllarca okuduğu şövalyelik romanlarından etkilenerek, kendisini şövalye zannedecek kadar aklını yitirir. Ve başıboş şövalyeliği canlandırmak için at uşağı ile birlikte macera peşine atılır. Karşılaştığı maceralarla insanı hayretten hayrete düşüren Don Kişot, her konuda gayet akıllı ve mantıklı konuşurken, şövalyelik konusunda tuhaf fikirlere kendisini savaşa davet eden

İngiltere´de bir Kral ve Kraliçe, Fransa´da bir Kral ve Kraliçe, çevrelerinde ise her şeyin yolunda olduğundan ve sonsuza kadar da böyle kalacağından emin olan soylular ordusu. Soyluların, çevrelerinde ki ufak yaratıkları çoğu kez nedensiz yere ezip geçmelerinin olağan sayıldığı bu ülkelerden birinde, Ufak yaratıklar bu adaletsizliğe dur diyebilmek için içten içe büyürken, soylular Azize Giyotine kellelerini teslim edeceklerini akıllarından bile geçiremezlerdi. Üstelik Azize Giyotinin ne olduğunu bile o z

Dr. Foreman´ın Kız Okulu´nda öğrenciler ahırda yatıyor, bir çiftlikte kavurucu sıcağın altında çalışıyor ve her hareketlerini izleyen insafsız muhafızların emri altına giriyorlar. Burası, insanları cezaların en korkuncuyla -kızların en karanlık korkularıyla yüz yüze kaldıkları o gizemli Buz Odası ile - idare etmekten hoşlanan bir kadın olan korkunç Dr. Foreman tarafından yönetilen bir kurumdur. Phoebe, Teal ve Robin - birbirinden çok farklı dünyalardan gelen üç kız - bu çöl cehennemine yeni gelmişlerdir. Or

Tolstoy´un önemli eserleri arasında yer alan Samimi Saadet, sizi yeniden dirilişe davet ediyor. Yaşama, aşka ve geleceğe dair hayallerinizi bulabileceğiniz bu kitap, ideallerinizi de güncelleştiriyor. Bu eser, hayatınızda karşınıza çıkan kişilerle uzlaşmacı bir tavır sergilemenizde size yardımcı olacaktır. Elinizde bulunan kıymetleri kaybetmeden yeniden kazanmanın hikayesi belki de şimdi elinizin altında... Tükendiğini sandığınız sevgi ve aşk, zaman ve mekan değişince, farklı bir kılığa bürünüp yine karşın

Aynı sonla karşılaşan iki hastanın, birisinin zengin tabakadan, diğerinin fakir halktan oluşu ele alınmış ve ölüm anına kadar her ikisinin de duyuş, görüş ve düşünceleri en ince ayrıntılarına kadar çok güzel bir şekilde canlandırılmıştır. Zengin hanımefendinin kaçınılmaz olan ölümden kurtulmak için çırpınışı, yabancı memleketlere gitmek arzuları, ölümden kurtulmak için her çareye başvuruşu, buna karşılık zavallı arabacının kaderin cilvesine boyun eğerek; tevekkül ederek, ölümü bekleyişi gerçekten de hayat

Edebiyatı duygu ile buluşturan Oscar Wilde, Narlı Ev´de ruhunuzu kuşatacak tebessümler sunuyor. Karanlıklarda kalmış ve unuttuğumuz duygular yeniden diriliyor sanki... Dört ayrı masaldan oluşan bu eser, çocuk yanınıza dair tatlı coşkuları yüreğinize davet ediyor. Hayallerinizi kuşatan gerçekler hayat bulsun diye... Hüznünüz hükmünü göstermesin ve yaşam oyununda yalnız kalmayın diye... Ruhunuz çalıntı öğretilerin tuzağına düşmeden, aşkı diri tutmanın yolunu bilmek adına... Maddeye verilen değerleri ortadan k

Aşkın Büyüsü(n) Seni limana bağlayan halatları çöz, bırak rüzgar şişirsin yelkenlerini,o bilir seni nereye götüreceğini.Mutluluk senin ayağına gelmez, sen onu bulmalısın; tıpkı ağaçtaki elmaya ulaştığın gibi merdiven dayamalısın hayallerine, hedeflerine. Ve mutluluğa ulaşmak için dört işlemi yapmalısınız;Aklını başına TOPLA! Seni üzene kapıyı ÇARP! Seni sevenle ekmeğini BÖL! Seni sevmeyeni hayatından ÇIKAR! Bu dört işlemi alt alta koyduğumuzda bir merdiven oluşmaktadır. Ve merdivenin en üst basamağına çıkt

Kod Adı Yılan; Ülkeleri Yönetenler, Düzeni Devam Ettirenler Türk şoförlerini neden kaçırıyordunuz? İyi para alıyorduk. Kimden? Hem şirketlerden hem de kendilerinden. Kaç Türk şoförü katlettiniz? Dokuz. Son sözleri söyledikten sonra ağlamaya başladı. Çok acı bir itirafta bulunmuştu Zadiri. Bir avuç çapulcu hırsız, kendisine İslamcı kimliği takmış can alıyordu. Para kazanmak uğruna işgal güçleriyle iş birliği yapıyor, bunun bedelini de masum Irak halkı ödüyordu. Bu arada dokuz Türk şoförünü de katletmişlerdi

Ben Tutsağım Yüreğinde Senin Rüya Yaşamak buysa, yüreğinde olmak yaşamaksa eğer Ben, tutsağım, yüreğinde senin Tutsaklığım, yaşanmaya değer Aşk dokunmaktır. Dokunmalı insan sevdiğine, elleriyle tenine, dudaklarıyla dudaklarına, sözleriyle yüreğine dokunmalı. Dokunmalı Ayrı Evliliklerinin içinde yapayalnız kalmış, yaşama küsmüş, bir kadın ve bir erkek. Tenini ve kokunu özlemem kimsenin suçu değil ama sesini özlüyorsam, bu bizim suçumuzdur. Yaşama tutunmak için yaptıkları fedakârlıklar. Çocuklar içi

Duvaktaki Gözyaşı Bu esnada arkada kapı yavaşça açıldı. Handan ablasının kalktığını duymuş, o da uyanmıştı. Feyza arkasında bir küçük ses, bir hıçkırık duydu. Döndü, gelen küçük kız kardeşi Handan'dı: Abla, ne olur, gitmesen olmaz mı? diye yalvardı. O daha küçüktü, Evliliğin ne olduğunu bilmiyordu. Feyza'nın yüreğinde volkanlar patladı. Kollarını kardeşine açtı. Sonsuza uçuşan kelebekler gibi mavimsi, sarımtırak, yeşil... Handan, yanaklarında iki damla yaş ve titreyen dudaklarıyla ablasına tekrar yalvard